Sınırsız emeğiyle, kocaman yüreğiyle, tertemiz alınteriyle, yolumuza ışık tutan, hayata anlam katan, geleceğimizi aydınlatan öğretmenim.
Lütfen bizi affedin.
Sizi anlayamadık.
Değerinizi kavrayamadık.
Saygıda kusurlu, sevgide eksik kaldık.
Siyasi baskılarla, sürgün atamalarla zamanı kararttık.
Atama bekleyenleri en sona attık.
İşsiz, ıssız kalan öğretmenleri yalnız bıraktık.
İntihara sürüklenen gençlerin ahını aldık.
YETMEDİ
Kötülükler bitmek bilmedi.
Baskılar birgün dinmedi.
Yeter dediğimize, yenileri eklendi.
Gerici yapılarla, tarikatlarla, radikal dinci unsurlarla işbirliği protokolü imzalayan
Milli Eğitim Bakanlığı, gözünü yine hak ve özgürlükler alanına dikti.
Dedi ki;
Öğretmenlerin sosyal medya hesaplarına sıkı kontrol getireceğiz.
Denetim kanallarını derinleştireceğiz.
Etik kurallara uygunluk adına yeni düzenlemelere gideceğiz.
FAŞİZM DÖRT KOLDAN
Yapılan şey antidemokratik bir yaklaşımdı.
Faşizmin ileri seviyelere taşındığının, toplumun en aydınlık kesimi olan öğretmenlerin insanî ve psikolojik abluka altına alındığının kanıtıydı.
Söz konusu yeni düzenlemeyle, öğretmenlerin sosyal medya hesaplarında paylaşılan her içerik inceleme konusu olacaktı.
Sisteme, düzene, işleyişe kafa tutan, süreç hakkında eleştiri hakkını kullanan öğretmenler kara listeye alınacak, haklarında idari soruşturma başlatılacak, söz söyleme hakkı, düşünce özgürlüğü, fikir hürriyeti zincire vurulacaktı.
Öğretmene reva görülenler, yine çağdışı, yine karanlık, yine faşizandı.
ELBET CEVABI OLACAK
Öğretmenler, akıl ve bilim yolunu esas alan, yenilik, gelişim, aydınlanma ve medeniyet hedefleri temelinde, güçlü nesiller yetiştirmeyi ana amaç kılan, öncü, önder, rehber kadrolardır.
Öğrencilerle ilgili paylaşımlar, siyasi mesajlar ve kamu göreviyle çelişebilecek ifadeler gibi soyut kriterlerle denetim kıskacına alınmaları,
TikTok, Instagram, Facebook ve X platformlarında yayımlanan içeriklerin takibe tabi olması demokratik değerlere aykırıdır.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından il milli eğitim müdürlüklerine gönderilen yazıyla, öğretmenlere yönelik etik sosyal medya kullanımı konusunda rehberlik eğitimi seminerlerinin zorunlu hale getirileceğinin duyurulması mesleki haklara açık saldırıdır.
Öğretmenlerin, eğitim sendikalarının, sivil toplum kuruluşlarının yapması gereken tek şey bu baskı ve dayatma politikalarına karşı tek vücut örgütlü dayanışma içinde olmaktır.
Cevap, mücadelede saklıdır.