Yazdır  
SON CENNET GABON MU?
Afrika, dünyadaki toplam kara alanının % 20’si ile dünya nüfusunun % 14’üne sahip.
Kıtada iki binden fazla dil konuşuluyor. Afrikalıların yarısı günde bir dolardan az bir gelirle yaşamını devam ettirmeye gayret ediyor.
Buna mukabil, Sahra Altı Afrika’sında 30 milyon ateşli silah var. Okur yazar oranı ise % 60.
Bu kara kıtada en yaygın ölüm nedeni ise yüzyılın hastalığı AIDS.
SANATIN GÖZDESİ
Afrika, film yönetmenlerine ve yapımcılara hep çekici gelmiştir.
Edgar Rice Burroughs’un o ünlü Tarzan filmleri, Alex Haley’in Kunta Kinte kahramanı ile ünlenen Kökler adlı romanı, Humprey Bogart ile Katherina Hepburn’u bir araya getiren “Afrika Kraliçesi” isimli film ise yandan çarklı bir vapurda geçer. Karen Blixen’in Kenya’da bir çiftlikte takma isimle kaleme aldığı “Out of Africa” romanı, Ernest Hemingway’in yine meşhur “Kilimanjaro’un Karları” adlı eseri, Ruanda’nın dağlarında sisteki gorili ile birlikte yatan Amerikalı gazeteci Sigourney Weaver, Joseph Conrad’ın “Karanlığın Yüreği” isimli eseri hep dertli Afrika’yı anlatır.
 
ET TİCARETİNE DİKKAT
Afrika’da yabani hayvan eti ticareti milyarlarca dolarlık bir pazardır.
Çarşıya gelen at arabaları, belki de can çekişen timsah ve maymunlarla doludur.
Çoğu yasa dışı yollarla yapılan bu acımasız hasat, ormanların boşalması yabani hayvanların nesillerinin tükenmesi ve insanların aç kalması ile sonuçlanabilir.
 
BURASI GABON
Evet, Afrika’nın ilginç bir coğrafyasındayım.
Burası, arazisinin % 80’i orman olan, sadece 1,5 milyon nüfuslu, 50 farklı lisanın konuşulduğu, 13 adet de milli parka sahip Gabon.
Petrolü, doğal gazı ve kereste ihracatı ile Afrika’nın en zengin ülkelerinden birisi.
Bir rekor kırarak 42 sene devlet başkanlığı yaptıktan sonra arkasında bıraktığı büyük serveti ile bu dünyadan göç eden Omer Bongo’nun yerine oğlu Ali Bin Bongo devlet başkanı oldu.
Coğrafyanın tarihine ana hatları ile şöyle bir göz atalım;
1471: Portekizliler ilk kez bu topraklara ayak bastı.
XVIII. ve XIX. Yüzyılda ise, batılı sömürgeciler Gabon’u, fildişi ve kereste ticaretinin merkezi yaptılar.
1886: Gabon resmen Fransız sömürgesi oldu.
1960: Bağımsızlığını kazanarak küllerinden yeni bir ülke olarak tekrar doğdu.
Genellikle birbirine yakın ufak köylerde barınan Gabon halkı özellikle akşamları süslenip, giyinip kuşanıp sokaklara dökülüyor.
Yaşam sokaklara taşıyor. Çamur sokaklarda rengarenk kıyafetleri, uzun küpeleri, topuklu ayakkabıları ile alımlı hanımlara hayretle bakıyorsunuz.
Belki varlıklı değiller ama mutlular.
Zaten mutluluk “ufak detaylar”da gizli değil mi?
 
EKO TURİZM
Gabon’un eko-turizme yönelme yönünde aldığı karar ile ülkede milli parklar oluşturuldu.
Savan, nehir, deniz, lagün, tropik ormanları bünyesinde barındıran milli parklarda vadi gorillerini, filleri, bufaloları, su aygırlarını, çeşit çeşit yılan ve kelebekleri, maymunları, “okume” olarak bilinen kontrplak yapımında kullanılan ağaçları görmek mümkün.
Ama, sakın Tanzanya’da olduğu gibi sürüler halinde çok sayıda hayvan göreceğinizi sanmayın.
Ormanda hayvanlar bir ses duyunca hemen içlere doğru kaçıyor.
BBC televizyonu buradaki yaban hayatı seyircisine ulaştırmak amacıyla Loango Milli Parkı’nda bir canlı yayın kulesi bile kurmuş.
 
BAŞKENT ÇOK RENKLİ
Başkent Libreville, serbest bırakılan kölelerin bu yöreye yerleşimi ile “Freetown” yani “Libreville” olarak anılan başkent, Fransız askeri kışlaları, Fas mimari stilindeki Merkez Camii, Som Oteli civarındaki çok geniş bir alana yayılmış halk pazarı, Jean Paul II. Caddesi üzerindeki balık lokantaları ile zengin ve fakir çelişkisinin yaşandığı ilginç bir yerleşim merkezidir.
Fotoğraf çekmeye meraklı iseniz civardaki balıkçı köylerinde sabah erkenden tüm ailenin dertli melodiler eşliğinde ağ çekmelerini gözleyebilir, sonra da bir kilise okulunu ziyaret edip çikolata renkli çocuklarla aynı kare altında görünebilirsiniz. Bol bol farklı tropik meyveyi tadabilirsiniz. Yarım saat içinde yerel bir motorla yağmur ormanın kıyısında yer alan plaj ve piknik alanlarına da ulaşabilirsiniz.
Libreville’de ara sokaklarda dolaşıyorum. Dalgalar, mekânlar, gölgeler, su birikintileri, çöp bidonları, gülümsemeler, okyanusun sesi, demir parmaklıklı pencereler, hepsi ama hepsi bana “yetersiz” geliyor. Çünkü ben farklılığı arıyorum.
Kötü inşa edilmiş yapıların gri ve toprak rengi sıvaları zaman içinde daha da koyulaşmış.
Bazı binalar terk edilmiş, pencerelerine tahtalar çakılmış. Bina güneşe, ustalığa, anlaşmaya ve yağmura kapalı.
Bir evin damlayan sularla siyahlaşmış merdivenlerine bakıyorum.
Avlunun ucundan loş bir ışık sızıyor. Libreville zenginle fakirin; mutlulukla hüznün birlikte dans ettiği bir şehir.
Sizi kucaklamaya hazır. Onu tanımak isterseniz inanın size kendisini tüm samimiyeti ile açacaktır.
 
KISA KISA:
--Gabon’a ayak basınca hemen bir cep telefonu edinin, hem ucuz hem de her yerde çekiyor. · --Gabon’un Lambarane şehrinde, 1924 yılında Nobel ödüllü hayvan hakları koruyucusu Alman Dr. Albert Schweitzer bir hastane açmış. --Devlet Başkanı Ali Bin Bongo’nun Amerikalı eşi Inge’nin, Kaliforniya’da ancak yiyecek yardımı ile yaşamını sürdürdüğü basında geniş yer aldı. --Ogove Nehri ağzında kurulmuş Gabon’un ikinci büyük kenti Port Gentil, 164 bin olan nüfusu ile önemli bir ihracat limanı ve sanayi kenti. · --Gabon’da müslüman sayısı hızla artıyor. Devlet başkanı da müslüman. Sayıları yakın bir gelecekte Hristiyanları geçebilir. Özellikle Müslüman Nijeryalılar Gabon’a göç ediyor. · --Başkan Ali Bongo’nun elektrik direklerinde ve panolarda bol bol kravatlı ve sakallı fotoğraflarını görüyorsunuz.
--Gabon’un turizme açılmasının yeni bir işareti olarak Transgarbon Demiryolu hattının inşaatı hızla ilerliyor. --Gabon’un en önemli etik grupları Fangler, güneyde ise yarısı Müslüman olan Bartular. --Gabon’un kendi ahalisi 600 bin civarında. Gururlu, zengin bir topluluk! Bir o kadar da komşu ülkelerden gelip bu coğrafyada çalışan işçiler var. · --Ülke, yılda 1000 ton uranyum filizi ihraç ediyor. Uranyum ve manganez cevherlerini zenginleştirme tesislerine de sahipler. --Gabon bence henüz turizme tam hazır değil. Bir defa fiyatları çok yüksek. Servis sektörü de bir o kadar zayıf.
--Fransızca dışında lisan bilenlerin sayısı da çok az. Bir tane bile İngilizce kaynak kitap bulamıyorsunuz. · --Shell, Gabon’da petrol üretimi ve arama çalışmalarına hızla devam ediyor. Rabi petrol sahasında 500 kişi çalışıyormuş. Rabi, Comba’ya 80 kilometre uzakta. Shell kendi imknnları ile bu iki yerleşim merkezine de birer havaalanı yaptırmış. --Loper Burnu civarında denizde bulunan petrol Gabon ekonomisinin can damarı olmuş. --Gabon vizesini İstanbul’daki Fransız Konsolosluğu’ndan alabiliyorsunuz. Ama, en az bir ay öncesinden müracaat etmeniz gerekiyor. Aksi halde Roma’daki Gabon Elçiliği’ne kadar uzanmanız gerekiyor.
İşte o zaman kısa bir zamanda vizeyi alıyorsunuz. 

Editör:Prof.Dr. ORHAN KURAL