Yazdır  
​ BAŞAKŞEHİR'DE SOSYAL PROJE
İstanbul kültür haritası ve sanatsal üretim verilerine göre, Başakşehir ilçesi sosyal projeler ve toplumsal örgütlü fikirler adına İstanbul'un en geri kalmış, bırakılmış ilçesi. Başakşehir Kaymakamlığı, Başakşehir Belediyesi, ilçe milli eğitim müdürlüğü ve benzeri kamu kurumlarının halkın genelini kapsayan proje üretimleri neredeyse sıfır noktasında.


Sivil toplum örgütleri, dernekler, platform ve inisiyatifler ise kendi eylemlilik durumlarının dışına çıkamamanın, dayanışma sağlayamamanın ve politik muhalefet etiketi yapıştırılmadan, dayatmaya uğramadan gelişim sağlayamamanın ağır çıkmazında.

Resmi nitelikli kamu ağı, bakanlıklardan gelen yazıyla talimatı geçilen etkinlik ve anma, kutlama programları dışında, ülkenin güncel, aktüel, kültürel akışına dair hiçbir özgün deneyim ortaya koyamıyor. Örneğin tüm Başakşehir'linin ilçe aidiyeti kazanacağı bir kent fuarı, ya da halk buluşması veyahut eğitim, sağlık, sanat etkileşimi yaşanmıyor. Mevcut kamu kaynakları, merkez siyasi iktidarın radarında, tasarımı eksik minör proje denemeleriyle gündem dolduruyor.

YOZLAŞMAYA DOĞRU
Başakşehir'in kültürel, sanatsal ve sosyal ruhunun eksikliği nasıl aşılabilir? İlçede iş üreten dernek ve sivil odaklar bir araya nasıl gelebilir? Sayısı 600'e varan toplumsal bileşimler, siyasetin kumandasından kurtulup hangi yöntemlerle kent yararına çalışan faydalı dinamikler haline getirilebilir? Mazisi on yıla yaklaşan bir ilçede kurulan tek üniversite Bilal Erdoğan'ın İbn Haldun Üniversitesi. Onunda önemli bir bölümünün sahibi, rabıta ül İslam finansının yeşil sermayesi. Alevi yurttaşların kültürel yaşam düzenekleri ve dini ritüelleri neredeyse yosun tutmuş durumda. Alevi kitlelerin projelendirdiği hiçbir festival çağrısına, sanat programına yasal izin çıkmıyor. Folklör ekibi gösterisi bile siyasi sembolle özdeşleştiriliyor. İlçede sanatçı yetişmiyor. Başakşehir, İstanbul'un kültürü yoz, sosyal yaşamı yoz, üretimi kurak, yaşam rengi soğuk ilçesi olarak sevimsizliğini koruyor.
İstanbul kültür haritasının en sığ bölgesinde yaşıyor olmak, evrensel, çağdaş değerlerin özünü fazlasıyla zedeliyor.