Yazdır  
KÖY ENSTİTÜSÜ AYDINLIĞIN YÜZÜ
Türkiye’nin kendine özgü ilk eğitim projesi.
17 Nisan 1940 tarihinde, 3803 sayılı yasa ile hayata geçirilen,
Anadolu’da okul ve öğretmen eksiğini kapatmaya yönelik çalışmaları hedefleyen, büyük aydınlanma hamlesi.
Nüfusun ancak %5’inin okuma yazma bildiği zor bir dönemde köylerde başlayan eğitimde kalkınma programının başarılı örneği.
Köy Enstitüleri neden kuruldu?
Nasıl başarılı oldu?
Niçin son buldu?
Hasan Ali Yücel, Mustafa Necati, Doktor Reşit Galip ve onlarca aydın eğitim tarihimize nasıl dokundu?
Köy Enstitüleri haber dosyamız gerçekliğin izleriyle dolu.
 
HER ŞEY BÖYLE BAŞLADI
Yıl 1921.
Aylardan Temmuz.
Kurtuluş Savaşı’nın belki de en kritik senesi.
Yunan birlikleri Polatlı ve Haymana’ya dayanmış.
Atatürk, Ankara’da Maarif Kongresi düzenliyor.
Zaferin ve kurtuluşun ardından eğitim devriminin nasıl yapılanması gerektiğine dair tezler tartışılıyor.
Eğitim politikası hakkındaki bilimsel görüşler değerlendiriliyor.
Toplantılara dört kadın katılıyor.
Atatürk, toplumun ihtiyaç duyduğu gelişimin kadın ve erkeğin yan yana yer alacağı eğitim sistemiyle gerçekleşeceğine inandığını söylüyor. Çağdaş, ilerici, modern tarza sahip eğitim programının ortak hedefte yer aldığı vurgulanıyor.
Ve tarihe not düşen şu cümleler aktarılıyor;
‘Bu yurdun gerçek sahibi ve büyük çoğunluğu köylüdür. İşte bu köylüdür ki, günümüze kadar bilgi ışığından yoksun bırakılmıştır.
İzleyeceğimiz eğitim hamlesinin temeli önce bilgisizliği gidermektir.’
 
ÖNCE EĞİTİM
1935 yılı.
40 bin köyün 35 bininde okul yok.
Okul bulunan köylerdeki eğitim süreleri ise en fazla 3 yıl.
Eğitimcilerin çoğu öğretmenlik okulu mezunu değil.
Dönemin Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan, köydeki kara cahilliği atmadan çağdaş bir ulus olma hayalinin imkansızlığının farkında.
Atatürk’ün huzuruna çıkıyor ve köylere eğitim götürmenin yolunu aradıklarını belirtiyor.
Yanıt gayet yerinde;
‘Biz, köy çocuklarını askerde çavuş, onbaşı yapıyoruz.
Matematik, teknik bilgi, top kullanma becerisi öğretiyoruz.
Onları birkaç ay ön eğitimden geçirirsek, kendi köylerinde okuma yazma öğrenebilirler.’
Eğitmen Kursları fikri doğuyor.
Atatürk, 1938 yılında hayata gözlerini yumuyor.
Ömrü, Köy Enstitüleri projesini görmeye yetmiyor.
 
KARIŞ KARIŞ ANADOLU
İsmail Hakkı Tonguç, İlköğretim Genel Müdürü oluyor.
İç Anadolu’nun köylerini dolaşmaya başlıyor.
Nüfusu 400’ün altındaki 32 bin köyde neler yapılabileceği düşünülürken, Eskişehir Çifteler, Hamidiye, Lüleburgaz Kepirtepe,
Edirne Karaağaç, Kastamonu Gölköy, İzmir Kızılçullu’da ‘Eğitmen Kursları’ açılıyor. Köylülere, yöresel özelliğe göre; tavukçuluk, elmacılık, ipek böcekçiliği, hayvan bakıcılığı, iğne vurma, ziraat teknikleri öğretiliyor.
Hızlı başlayan, olumlu yol alan süreç 1940 yılında Köy Enstitüleri’ne doğru evriliyor.
 
BAŞKA BİR EĞİTİM
17 Nisan 1940 tarihinde çıkan yasada şu vurgular yer alıyor;
‘Köy öğretmenleri ve diğer köy meslekleri erbabını yetiştirmek üzere, ziraat işlerine elverişli arazisi bulunan yerlerde, Maarif Vekilliği tarafından, Köy Enstitüsü açılır.’
Projenin Köy Öğretmen Okulları’ndan, İlköğretim Okulları’ndan farkı, köye faydalı eleman yetiştirmek.
Öğretmen adaylarını eğitmek, çocuklara ve bilmeyen yetişkinlere okuma yazma öğretmek, sağlık bilgisi, hijyen, tarım kültürü, dişçilik, biçki, dikiş, atölye üretimi konularında temel bilgi edindirmek.
Türkçeyi, matematiği, modern bilimleri öğrenen köylülerin, aynı zamanda, tuğlacılık, demircilik, kiremitçilik gibi meslekleri yapar duruma gelmesini, yemekhane, yatakhane, derslik ve okul inşaatına katkı verecek seviyeye erişmesini desteklemek.
 
AZMİN ZAFERİ
Eğitim yapacak bina olmadığı için, başlangıçta dersler kır çadırlarında yapılıyor. Haftalık 44 saatlik ders programının, 22 saati genel kültür ağırlıklı, 22 saati ise teknik konulu dersleri kapsıyor.
Tarım, hasat, harman, çiftçilik faaliyetleri kesintisiz sürüyor.
Öğrenciler okulun temizliğinden, düzeninden sorumlu.
Yemekhanede çalışıyorlar, tavukçuluk ve arıcılık ile gelir temin ediyorlar. Okuma anlayışı özgür. Tartışma platformları demokratik.
Şiir dinletileri, tiyatro gösterileri, sanat faaliyetleri sürekli.
 
DÜNYA KLASİKLERİ
Projeye olan ilgi Hasan Ali Yücel’i tercüme büroları açma adımına yönlendiriyor. 526 dünya klasiği Türkçe’ye çevriliyor.
Kitaplar binlerce adet basılıyor. Adedi 25 kuruşa satılıyor.
Halkevleri tarafından çıkarılan kültürel dergi 1 milyon abone sayısına ulaşıyor. Köy edebiyatı akımının öncüsü yazar Mahmut Makal, yazar ve sendikacı Fakir Baykurt, ozan Aşık Veysel, toplumcu yazar Talip Apaydın gençlere feyz veriyor.
 
KIZ ÖĞRENCİLERE TEŞVİK
Geometri, resim, müzik, beden eğitimi dersleri önemli.
Kız öğrenciler için pozitif ayrımcılık söz konusu.
Öğrenci, geldiği köyden bir kız arkadşını beraberinde getirmiş ve kayıt ettirmişse, kız öğrenci enstitüye sınavsız kabul ediliyor.
Birinci sınıfta tüm dersler ortak. İkinci sınıftan itibaren yeteneklere göre gruplandırmalar yapılıyor.
Dayak yok, baskı yok, zorlama yok.
Beyin ve gönül birlikteliği var.
Toprak ağalığı, marabalık kavramı sorgulanmaya başlıyor.
1940-1946 arasında açılan 20 Köy Enstitüsü’nde 17 bin öğretmen yetiştiriliyor. Binlerce sağlıkçı topluma kazandırılıyor.
 
ACI SON
1946 yılında çok partili hayata geçiyoruz.
Toprak reformunda yaşanılan görüş farklılıkları Cumhuriyet Halk Partisi içinde kopmalara neden oluyor. Demokrat Parti kuruluyor.
Genç partililer Köy Enstitüsü projesini eleştirmeye, tartışmaya, yıpratmaya başlıyor. 1946 yılının Ağustos ayında kurulan hükümet kabinesinde Hasan Ali Yücel yer almıyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın başına Reşat, Şemsettin Sirer getiriliyor.
1946’dan sonra Köy Enstitüsü’ne öğretmen ve eğitmen atama yetkisi enstitü müdürlerinden alınıp, valilere veriliyor.
Yönetmelik değiştiriliyor, uygulama dersleri müfredattan çıkarılıyor. Köy Enstitüsü çıkışlı öğretmen ve sağlık memurlarına ayrılan araziler geri alınıyor. Teşvik ve destekler kısıtlanıyor.
1947 yılında Köy Enstitüsü programında köklü değişikliklere gidiliyor.
Tarım dersleri azaltılıyor, İngilizce seçmeli ders oluyor.
1948 senesi, yıkımın başladığı yıl.
339 köy ilkokulu kapatılıyor. Köy Enstitüsü eğitimleri durduruluyor.
Direnen aydın, eğitmen, yazar ve sendikacılar hakkında ağır soruşturmalar açılıyor. Sistemli baskılar yoğunlaşıyor.
Köy Enstitüleri özgün programı tamamıyla pasife alınıyor.
Türkiye’nin gelişim seyri, çağdaş bilgi üretim hedefleri  ve modernleşme gayretleri adına çok önemli bir dönüm noktası teşkil eden ilerici eğitim projesi, siyasi kararların ağırlığında tarihe gömülüyor.
Köy Enstitüleri, kuruluşunun 79.yılında, ülkemize bıraktığı güçlü kültürel mirasıyla, niteliğini ve kalitesini hala koruyor.