.
 

Vip Röportaj
  Yorum Yap     Arkadaşına Gönder     Yazdır
     
mustafa sekban, beylikdüzü 10yıl kutlamaları, hiperrealizm,içinden deniz geeçsin,

BİR RESİMDİR YAŞAMAK

MUSTAFA SEKBAN
Türkiye’de hiperrealizm akımının öncüsü olarak kabul edilen ressam

Beylikdüzü ilçesinin 10.kuruluş yılı etkinlikleri programını nefis bir resim sergisi ile anlamlandırdı. Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşen klas performans, sanat tutkunlarında hayranlık, resim aşıklarında coşku, duygularda romantizm uyandırdı.



Kudretli yeteneğini takdirle takip ettiğimiz ve tebrik ziyaretine gittiğimiz başarılı sanatçı, yaşam tünelinden süzülen sohbet derinliğine, hoş anılar ve lezzet dolu tatlar kattı.
 
Yeteneğinizle ne zaman tanıştınız?
1950 doğumluyum. 4-5 yaşlarında çamurdan heykeller yapıyor, ahşaptan arabalar oyuyordum. Taksici bir akrabamız bir gün beni yanına davet etti. Kağıt üzerine kaplumbağa model Wolkswagen araba çizdi. Çok hoşuma gitti. Resim sanatçısı olmamdaki rolü büyüktür. Yine çocukluk yıllarımda, Ulusoy firmasının otobüsleri Zigana Dağı’nı geçerek çetin şartlarda ulaşım sağlıyordu. Yol tabelalarını yapan ajansı merak ettim. Tabelalar etkileyiciydi. Dükkan önünde saatlerce durup, yaptıkları uygulamaları inceledim. Annem ve babam terziydi. Sanatsal yeteneğimin genetik tarafını onlara bağlıyorum. İlk işimi yedi yaşımda sattım. Komşumuzun portresini çizerek beş lira para kazandım. Hayat mecmuasının orta sayfalarında Rönesans dönemi resimleri yayınlanırdı. Onları takip ederdim. 17 yaşında Türkiye birincisi oldum. Verem ve Savaş Derneği, yurt çapında yarışma düzenlemişti. Binlerce resim yarıştı. Halk, ülkenin geneline kurulan sandıklarda oy kullandı. Şampiyon oldum, ödüllendirildim. Resmimin amacı, dere kenarında oynayan ve yüzen yoksul çocuğun, hastalık mikrobuyla iç içe yaşamasına dikkat çekmekti. Başardım.


  

Eğitim yolculuğunuz?
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Bölümü’nü birincilikle tamamladım.
Ünlü bir stilistim. Vakko’da 30 yıl desinatör olarak çalıştım. Vitali Hakko beyle özgün projelerin tasarımını yaptık. Kravat deseni çizmek zordur. Bileğimi verimli kullanma özelliğini o yıllarda kazandım. Doku çalışmalarında tekstilden gelen bilgilerden faydalandım. Bir anlamda tekstili resmin hizmetine dahil ettim. Kardeşim Profesör Nedret Sekban çok kaliteli bir figüratif ressamdır. Ondan fazlasıyla ilham ve destek aldım. Kız kardeşimde inanılmaz bir hiperrealist akım temsilcisidir. Evlilik nedeniyle resim sanatına gerektiği kadar eğilememiştir.
Onun da büyük katkılarını gördüm. 60 yıldır resim yapıyorum. Yirmi yıldan beri hiperrealist akım üzerinde çalışıyorum.
 
Resimlerinizin tartışılmaz etkisi nereden temel alıyor?
Güzel ve güzellik kavramı, düşünce merkezimin ana teması. Güzeli aramak hem halkın, hem sanatçının ortak uğraşı. Güzel sevgiliye aşık olunur, güzel resimlere saygı duyulur. Konseptimiz güzellik üzerine. Çerçevemizin özü bu. Sergimizin adı ‘İçinde Deniz Geçsin’. Çünkü, deniz konusu geniş ölçekli. Derya misali. Sanırım bulduğumuz isim duygunun ruhuna oturdu.

Denizi anlatan çalışmaların haricinde tablo sergilemedik. Üç yıllık çalışmanın ürünü olan toplam 56 eserimiz izleyiciyle buluştu. Beylikdüzü, sergi açma tercihinde çekinerek baktığımız bir bölgeydi. Ancak, ziyaretçilerin olumlu tepkisi, pozitif eleştiriler, resim satın almaya yönelik girişimler, proje başarısında ivme yarattı. Yeni insanlarla tanışmaktan mutluyum.

 
 

‘İçinden deniz geçsin’ serginizde kaç tip tablo ile çalıştınız?
Üç boy kullandım. Küçük, orta ve büyük boy. Genelde taleplere göre hareket ediyorum.
En küçük olanı 30 santim. Orta boy olanlar 60-80 santim ile bir metre arasında. Büyük sınıfındakiler ise 2 metre-3 metreyi aşan tablolar. Tablo küçüldükçe iş zorlaşıyor.
Senaryoyu dar bir alana sığdırmak zorundasınız. Performansın yüzde 70’i nakkaşlık üzerine. Konsantrasyonunuz çok yüksekte kalmak mecburiyetinde. Serbestlik yok.
Fırça iki milim arasında çalışıyor.
Son dönemlerde büyük ebatlı tablolara ilgi çoğaldı.
Gelen dönüşler yeni çalışmalarımın odağını belirliyor.
 
Kaçıncı serginiz?
Kişisel olarak 15.sergim. Yurt dışında karma sergilere katıldım. İlk sergimde deniz unsuru ön plandaydı. Atatürk portreleri, şehir ve at resimleri de kullandım. Çocukları, ihtiyarları, yaşanmışlıkları anlattım.

İkinci sergide yine deniz başlığı manşete taşındı. Söyleyeceğim şeyi kitlelere anlatmaya başlamıştım. Mesaj yerini buluyordu. Deniz kavramına ağırlık vermeye devam ettim. Takipçilerim oluştu. Yurt dışındaki sanat sevdalıları ile tanışma, kaynaşma süreci hız kazandı. Beylikdüzü sergimiz daha farklı tecrübeler getirdi. İlçe halkının kültür düzeyinin yüksek olduğunu görme şansı yakaladım. Kültür zenginliği, ekonomik kapasitenin üstünde bir yerdeydi. Resim tutkusu belirgindi. Tablolarımın yarısına yakınını ilçede ikamet eden insanlar satın aldı. Teşekkür ediyorum.

  

Açık hava çalışmalarınız oluyor mu?
Güzel bir soru. Yaz aylarını Bodrum’da geçiriyorum. Resim defterim, kurşun kalemler ve boya kalemlerim yanımda oluyor. Gözlemlediğim objeleri, olayları, görselleri kurşun kalemle karalıyorum. Bazen kuru kalemle renklendiriyorum. Geçmişte açık hava çalışmalarımı sergiliyordum. Tamamlayıp atölyede beklemeye aldığım on resim satıldı. Yeni siparişler gelmeye başladı. Fakat, hem zaman yetmezliği, hem de iş yoğunluğu nedeniyle yetiştiremiyorum. Kurşun kalemle temel oranları yerleştiriyorum. Araştırma çizgilerini konumlandırıyorum. İnsanlar bu haliyle ayrı haz alıyor.
 
Resim yaparken hangi kriterleri kullanıyorsunuz?
Resim, teknik anlamda soyut ve somut olarak iki sebebe bölünmüştür. Figüratif ve nonfigüratif karakterlerin izleri yansır. Aşırı realist akım 1960’lı yıllardan itibaren Amerika’da varlığını hissettirmeye başladı. Çok gerçekçi bir bakış açısı sanata etki yaptı. Resim, bir fotoğraf makinesinden daha iyisini yapabilir görüşü savunuldu. Çünkü makine gördüğünü çeker, ressam ise sekiz on fotoğrafı sentezler, içine yorumunu da ekler. Ortaya başka bir şey çıkar. Fotoğraf mantığıyla kadrajlama, çok ince fırça çizgileri gerektirir. Ben estetik duyguları ön plana alan bir sanatçıyım. Teknik olarak daha zor bir yol gibi görünse de, istenilen sonuca ulaşıldığı an dünyanın her yerine hitap etme şansınız doğabilir. Size fotoğraf sanatçısı gözüyle bakabilirler. Fark zaman içinde anlaşılacaktır.
 
Etkilendiğiniz sanatçılar?
Etkilendiğim sanatçılar; İzlenimci ressam Hasan Vecih Bereketoğlu, asker ressam kuşağının önemli üyesi Hoca Ali Rıza, empresyonist akımın temsilcisi Hikmet Onat, ressam ve hattat Feyhaman Duran, Osmanlı saray ressamı İtalyan Fausto Zonaro, deniz manzaraları ile ünlü Ermeni asıllı Rus ressam İvan Ayvazovski, ressam, eğitmen, akademisyen Devrim Erbil. Beğendiğim sanatçılar ise Taner Ceylan, Habib Güner, devlet sanatçısı Selahattin Kara.
Kardeşim Profesör Nedret Sekban.

  

Mekan seçimlerini neye göre yapıyorsunuz?
Önce ne istediğime karar veriyorum. Projeme uygun bölgenin araştırmasını yapıyorum. Ardından keşfe gidiyorum. Örneğin Yunan adalarını doğru yer olarak tespit etmişim. Öğleden sonra adaya inmişim. O saatte denizin hareketliliği benim arzuladığım görüntüden uzak.
Su yansımalarını yakalamam zor. Duru bir su, doğal ışık geçişleri için sabah ya da akşam güneşini bulmam gerekiyor. Su, hangi zaman diliminde benim istediğim görselliği verirse, verimli an o vakittir. Bazen bir iki gece konaklayıp şartların oluşmasını beklediğim oluyor.
 
Yunan Adaları ile ilgili bir projeniz var mı?
Ege Denizi ve Yunan Adaları ile ilgileniyorum. Beylikdüzü sergisinde birisi yarım tamamlanmış olmak üzere toplam 2.5 Ege tablosunu sergiledim. Ege adalarına yönelik sergi düzenlemeyi planlıyorum. Düşüncemle ilgili yoklama yaptım. İnsanlar beğendi. İtalya sahilleri de algı potamın içinde. Gürpınar sahilini inceledim. Etkilendim. Tahmin edersiniz ki, bu çalışmalar beş altı yıldan önce ortaya çıkamıyor. Çizimlerini üç yıl önce yaptığım halde, boyanma sırası yeni gelmiş resimlerim var. Sıraya göre davranıyorum. Sanatçı sorumluluğum gereği butik kalmayı ve natürel hayatın korunmasına dair farkındalık yaratacak projelere zaman ayırmayı tercihliyorum.
 
Resim sanatçılarının hak ettiği değeri gördüğüne inanıyor musunuz?
Ressamlar, ürettikleri resimleri Turgut Özal döneminden sonra satmaya başladılar. Bir liralık birim fiyat 10 liraya yükseldi. Cumhurbaşkanı Özal, işadamlarını sanat eseri satın alma yönünde teşvik etti. Özal’dan randevu talep edenler önce böyle bir testten geçerdi. Resim sanatçıları iş dünyasıyla bu şekilde tanışmaya başladı.

İbrahim Çallı gibi eski sanatçılar Atatürk’ün desteğiyle belirli seviyeye geldiyse de, sanat atılımı Turgut Özal ile tempo yaptı. İnsanlar orijinal eser satın almak istiyor. O nedenle otellerden, fabrikalardan gelen toplu resim siparişlerini kabul etmiyorum. Özgün çalışmalarla, sanat değeri yüksek resimler yapma prensibimden ayrılmıyorum. Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, tam bir sanat aşığı.
80 tablodan oluşan özel bir koleksiyonu var. Resim sanatçılarından resim edinmeye çalışıyor.
Pazarlık yağmamaya özen gösteriyor. Kibar bir insan. Başkanın vizyonunun ilçeye önemli kültür sanat dinamizmi katacağını düşünüyorum.

 
 
 

 
 
Yorumlar
Yorum Yap






Bu habere henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yap'a tıklayarak ilk yorumu sen yapabilirsin.









 
 
 
KÖŞE YAZARLARI
İbrahim Dinç
Bizlik Haller
Erol Turan
Tecrit İnsanlık Suçudur
Esat Korkmaz
Maraş Katliamı
Ebru Öztürk
Mor Gün
Şirvan Yücel
Merak Dedikleri
Hakan Zat
Başakşehir
POPÜLER HABERLER
BOĞAZKÖY CAMİİ ...
Göletin Yakışık...
KÖFTECİ YUSUF T...
SOĞUK HAVALARA ...
​BAŞAKŞEHİR ŞER...
ŞELALE PARK’TA ...
​MERHAMET DEĞİL...
KAYAŞEHİR'DE ÇE...
GÜVERCİNTEPE'DE...
Tümü
SON HABERLER
BAŞAKŞEHİR FELS...
BAŞAKŞEHİR FELS...
SAHTE İLAÇ OPER...
SAHTE İLAÇ OPER...
Tümü
Haber bilgisinin gönderileceği e-posta adresini giriniz.
  Gönder  
 
  İptal  
 
 
rss facebook  Twitter

Gündem | E - Gazete | Köşe Yazarları | Vip Röportaj | Referanslar | Bize Ulaşın
ANASAYFA | FOTO GALERİ | VİDEOLAR | ANKETLER | KÜNYE | SİTENE EKLE | İLETİŞİM


Pikare 2024
Yeniliklerden Haberdar Olmak İçin
Valid CSS! Valid XHTML 1.0 Transitional